
Toplum olarak maalasef pek fazla okumaya eğilimli değiliz. Her seferinde okumaktan sıkılır, okumaktan kaçarız. Bir roman okumak yerine film çıksa da izlesek deriz. Çoğu zaman kitap okumayı vakit kaybı olarak görürüz. Halbuki aksine boş vakitlerimizi doğru değerlendirmemizi sağlar. Kitap okumanın insan üzerinde çok etkisi vardır. örneğin; anlama gücümüzü ve konuşma yeteneğimizi kuvvetlendirir, bilgi dağarcığımızı ve kelime hazinemizi zenginleştirir, Toplumsal ilişkilerimizin kalitesini artırır, hayal gücümüzü geliştirir, Genel kültürümüzü artırır, kitap okumak stresi azaltır, bunun gibi birçok faydası var anlatmakla tükenmez. Kitapları okuduğunuz zaman kafanızda bir obje oluşturursunuz. Okurken, kendiliğinden zihninizde canlanır, okudukça şekillendirirsiniz. Adeta beyninizde bir film oluşur. Kitap okuyan biri okuduğu kitapta bulunan karakterleri zihninde istediği gibi hayal eder ve konuşturur fakat film öyle değil size belli karakterler ve yüzler sunar onları kabullenmek zorunda kalırsınız. Aslında okuma alışkanlığı küçük yaşta aşılanmalıdır insanlara, ağaç yaş iken eğrilir tabirini tam bu noktada söylemek yanlış olmaz diye düşünüyorum. Öncelikle ilgi duyacağınız, kısa yazıları okuyun. Örneğin; Sporu çok seven bir kişi, öncelikle sporla ilgili resimli kitap veya dergilerle başlayabilir. Bir süre sonra kendi isteği yönünde birkaç kitap okuduğunda aslında farkında olmadan bu alışkanlığı kazanır. Ardından futbol ile başlayan okuma; teknoloji, bitkiler, insanlar ile devam edecektir. Her kitap okuduğunda yeni bilgiler öğrenir ve onları merak ederek araştırır. Bir kitabın içinde okuduğu bir cümle, onu bambaşka yerlere götürebilir. Araştırmaya başlar böylelikle bilgi bilgiyi doğurmuş olur. Daha sonra insanlar size kitap tavsiye eder. İnsanlar başkalarının tavsiye ettiği,övdüğü şeyleri daha çok merak eder. Hepimiz, etrafımızdaki insanların bir kitabı çok dillendirmesinden ve bizim onu merak etmemizden dolayı okumuşuzdur. Aynı şekilde filmler de öyledir. Sürekli gündemde tutulan filmler, 'Aa bu filim çok iyiymiş, görsel efektleri süpermiş' diye söylenmesinden ve reklamının iyi yapılmasından dolayı insan zihninde istemsizce merak uyandırır. Kitaplara da bu şekilde merak uyandırır. Çevrenizde size bir kitabı okumanızı öneren biri varsa ve size o kitabı övüyor ise sizde bir merak uyandırır ve okumak istersiniz. Bu sebeple kitap okuma alışkanlığı bu şekilde de tetiklenebilir.

Kitap okumaktan ya da uzun yazıları okumaktan korkmamak gerekir. Öyle bir alışkanlık haline geldi ki, bir yazıyı okumaya başlamadan önce yazının ne kadar uzun olduğuna bakıyoruz. Eğer uzun ise 'Amaaan boşver kim okuyacak şimdi bunu' diyor ve bütün yazıların kısa olmasını bekliyoruz. Çağa ayak uyduralım derken, Çağın gerisinde kalıyoruz. Üzülerek söylüyorum ki ülkemizde kitap okuma oranı çok az ve ben insanlarımızın bu kadar geride kalmasını kitap okumamaya bağlıyorum. Her gün en az üç dört sayfa kitap okumalıyız. Ben kitap okuyamıyorum, sıkılıyorum diyorsanız çizgi romanlarla başlayın, çizgi romanlar her zaman sürükleyicidir ve daha sonra roman okumaya başlarsınız ve bir kitabın kalın olması gözünüzü korkutmasın. Sizlerle sevdiğim bir yazarın, güzel bir sözünü paylaşmak isterim "kitaplar da kapılar gibidir. Bir kez açtın mı, bambaşka bir dünyaya geçiverirsin..." - Jeanette Winterson
Cok iyi bir yazı olmuş👍👍
YanıtlaSil